YOGA NEDİR? NE DEĞİLDİR?
Yoga kadim bir dil olan Sanskrit dilinde yuj kelimesinden türemiştir. Etimolojik açıdan bakıldığında birleştirmek, bağlamak, sıkı sıkı tutmak, koşumları bağlamak, boyunduruk takmak anlamına gelmektedir.
Günlük dilde kullanımına bakacak olursak, söylediğimiz ‘ben yogaya gidiyorum' cümlesindeki yoga asana pratikleridir. Genel anlamıyla fiziksel bedeni güçlendirmek ve esnetmek için katıldığımız yoga derslerimizdir. Yoga derslerinde uyguladığımız pranayama ise nefes teknikleridir. Zihinsel anlamda derinleşmek için ise meditasyon yaparız. Elbette tüm bunlar bir yoga dersinde önümüze çıkmaktadır. Yuj kelimesindeki birleştirme anlamı bütün bunları birleştirmektir. Nefes, beden ve zihinde bir olma, dengede olma hali.
Etimolojik açıda kalıp, yuj köküne biraz daha derinden bakalım. Birlikte bağlamak, sıkı sıkıya tutmak, boyundurluk altına almak deyimleriyle ifade edilen şeyin amacı ruhu bütün kılmak, dünyevi bilincin ayırt edici özelliği olan otomatizm ve dikkat dağınıklığını yok etmektir.
Patanjali Yoga Sutraların henüz en başında yoganın zihindeki dalgaları kontrol etme yolu olduğunu yazar; ‘Chitta vritti nirodha'. Vivekananda bu zihni göle benzetir ve yüzeyindeki dalgalardan ötürü gölün tabanını göremediğimizi söyler. Yalnızca dalgalar durulduğunda dibini görebiliriz. Peki ya bu göl çamurlu, su hep çalkantılı ise o dibi görebilir miyiz? Düşünce dalgalarından, çamurdan arınmak bizi berraklığa ulaştırır ve aslında kendi özümüz, benliğimiz olan gölün dibini görebilir hale geliriz.
Mircea Eliade YOGA Ölümsüzlük ve Özgürlük kitabında yogayı Varlığa erişmenin yolları; kurtuluşu (moksha, mukti) sağlamak için uygun teknikler olarak tanımlar. Bu araçların bütününün tam anlamıyla Yoga'yı oluşturduğunu söyler.
Yoga tanımları bazı antik metinlerde şöyle geçmektedir; "Yoga kontroldür." (Brahmanda Purana 2.3.10.115)"Yoga ikiliklerin birleştirilmesidir." (Yoga-Bija, 84) "Yoga eylem yeteneğidir." (Bhagavat Gita, 2.50) Binlerce yıl önce yazılan metinlerde yoga böyle tanımlanır.
Günümüze tekrar dönersek yoga ve meditasyonun bu denli yayılmasını Batı sağlamıştır ya da buna Batı neden olmuştur. 19 yy.'da başlayan kapitalizm esintileriyle, 20 yy.'da Batı artık bunalmış şekilde, bir arayışla gözünü Doğuya çevirir. Yoga öğretisini alır ve bütüncül iyi olma halini araştırırken, yogayı uygulamaya başlar. Artık yoga günümüzdeki haliyle kimine göre egzersiz, kimine göre bilim, kimine göre bir inanç sistemi, kimine göre ise bir sanat dalı olmuştur. Büyük bir Guru olan Iyengar, yoga için ‘Pratik yaparken filozof, öğretirken bilim insanı, asana gösterirken sanatçıyım' der.
Bu açıdan bakılınca yogayı bir kalıba sokmak imkansız, çünkü onu direkt olarak tanımlamanın sınırı yok. Pek çok spor salonu pilates, crunch dersi gibi yoga için bir sınıf açar ve asanaları, yoganın bir çeşidiyle uygulatır. Ama bu durum yogayı direkt olarak bir spor kategorisine koymak için çok yetersizdir. Ülkemizde bazı kesimlerin bu bağlamda çok fazla ön yargıları var; Yogayı sadece spor olarak yapın, din olarak benimsemeyin, derler. Bazı okullarda velilere yoganın inanç sistemi olarak çocuklara empoze edilmeye çalışıldığını ve çocukların bundan uzak tutulması gerektiğine dayalı yazılar dağıtıldığına bile şahit olduk. Bu cahilce bir yaklaşım olup, aynı zamanda koca bir tarihi de hiçe saymak demektir. Yoga öğretisi Vedik kökenden gelmektedir. Elbette doğduğu toprakların kültürüyle Hinduizm, diğer dinler ve çeşitli felsefi sistemlerle etkileşimden söz edilebilir. Fakat yoga asla din değildir. Dinlerde kutsal kitaba dayalı peygamber, cennet ve cehennem temalı kabuller vardır.
Yoga bilim ve sanatla da özdeştirilmektedir. Yoga bunların hepsinin içerisindedir ama yoga ne bir bilim dalıdır ne de sanat. Tabii yoganın sağlığa katkıları, hormonel sisteme etkileri vs. akademik bir makale ile birlikte bilimsellik kazanır. Ama direk bir bilim dalıdır diyemeyiz. Yoganın sanatlaştırılması ise bazı eserlere asanaların yansıtılması ile birlikte bakanın ruhuna görsel bir güzellik katar. Sanatsal bir yanı vardır ama sanat dalı da değildir.
Şimdilerde sosyal medyanın yadsınamaz gücü ile birlikte insanlar yogada asanaların görsel yanına çok daha fazla özenmektedir. Bazı kişilerin sirsasana duruşunda durup, yalnızca güzel bir poz vermek için yogaya başladığına da şahit olduk. Yukarıda yoga'nın yayılmasından bahsederken, Batı'nın bu aşamadaki etkilerinden söz ederken ‘yayılmasına neden olur' veya ‘yayılmasını sağlamıştır' cümleleri arasında çok kaldım. Çünkü bunun bize ulaşmasında pek çok olumlu yan varken, olumsuz yanları da mevcuttur. Böyle derin bir öğretinin popülerize edilirken, içinin boşaltılması yoganın asıl olan manasından bizi uzaklaştırır. Güzel olan şu ki yoga bilgisi dogmatik değildir ve kendini korur.
Yoga zaman zaman yöntem, etkinlik, güç, meditasyon, vazgeçme, el etek çekme anlamına dahi gelir. Bu anlam çokluğu gerçek bir morfolojik çeşitliliğin yansımasıdır. Yoga sözcüğünün birçok şey ifade etmesinin nedeni Yoganın aslında birçok şey olmasıdır. Yoga içe dönüktür, insanı kendi içine döndüren bir yolculuktur. Dışa dönük değildir. Bu yüzden bu yolda herkesin yoga tanımı kendine göre şekillenecek ve çoğalarak bütünde birleşecektir.